Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, çevre kirliliğinin önüne geçebilmek maksadıyla Bakanlık hukukçusunun bir yasal değişiklik üzerinde çalıştığını Meclis açıldıktan sonra yapılacak bir değişiklik ile Çevre Dairesi ve Turizm Bakanlığı’na bağlı iki ayrı ekibin sürekli devriye gezerek çevreyi kirletenlere cezalar yazacağını vurguladı.
Ataoğlu, yapılacak yasa değişikliği sonrasına görev paylaşımının getirileceğini, yerel yönetimler ve polisle de çevreyi kirletenlere ceza yazma konusunda görev paylaşımı yapılacağını belirtti ve cezadan elde edilen paranın bir katkı olarak cezayı yazan belediyede kalacağını söyledi
Turistlerin KKTC’de en çok çevre kirliliğinden şikâyetçi olduklarını vurgulayan Ataoğlu, Çevre Dairesi’nin sivil toplum örgütleriyle birlikte temizlikle ilgili yaptığı ciddi çalışmalar sonrasında hala aynı noktada olunduğunu görmenin üzüntü verici olduğunu belirtti. Ataoğlu, şu an çevre konusunda ceza yazma yetkisine sahip personelin 24 saat hizmet veren “Alo 123’e “ gelen ihbarlarla ilgili yaptığı denetim sonucunda ceza yazdıklarını anlattı.
Şehirden uzak olan otellerde kalan turistlerin ciddi ulaşım sıkıntısı yaşadığını da ifade eden Ataoğlu, bunu bir nebze hafifletmek için Mağusa -Bafra arasına hızlı feribot seferleri koymayı düşündüklerini belirtti. İlk etapta 50-100 kişilik olacak olan bu seferlerin daha sonra yaygınlaştırılabileceğini de belirten Ataoğlu, bu yöndeki çalışmaların başladığını kaydetti.
Bakanlar Kurulu’nun verdiği yetkiyle Bafra bölgesinde Şehircilik Dairesi’yle birlikte bir eğlence merkezi planlaması içerisinde olduklarını söyleyen Ataoğlu, amaçlarının hem orda konaklayan turistler hem de yerli halkın gidebileceği eğlence yerleri yaratmak olduğunu kaydetti.
Ataoğlu, KKTC’ye Türkiye’den gelen turist sayısında artış, yabancı ülkelerden gelenlerin sayısında ise az da olsa bir düşüş yaşandığını kaydetti.
Bunun sebebinin yabancı yolcuların TC üzerinden seyahat etmek istememesi ve İsrail gibi bazı pazarların Rum tarafının engellemesiyle karşılaşması olduğunu dile getiren Ataoğlu, son zamanlarda yapılan çalışmalar neticesinde İngiltere pazarında az da olsa bir iyileşme kaydedildiğini belirtti.
İngiltere ve Almanya pazarıyla ilgili tanıtım ve pazarlama çalışmalarının yoğunlaşmış olduğunu ifade eden Ataoğlu, iyileşmenin artarak devam edeceğini düşündüklerini kaydetti.
2018 Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında doluluk oranının %63 ; 2017’de ise %72 olduğunu ifade eden Ataoğlu, geçen yıl 21 bin olan yatak sayısının bu yıl 25 bin civarında olduğunu, yüzde 16’lık bir artış olduğunu söyledi. Atatoğlu, yatak kapasitesinin artmasından dolayı doluluk oranlarında bir düşüş yaşandığını, bunun yatak kapasitesinin yükselmesiyle alakalı olduğunu da belirtti.
Köy pansiyonculuğu ve 1-2- 3 yıldızlı işletmelerinin doluluk oranlarının istenilen seviyeye ulaşması için başlattıkları alternatif turizm modelleri olduğunu söyleyen Ataoğlu, bu tür işletmelerin doluluk oranının artmasını hedeflediklerini kaydetti.
Ataoğlu, dört ya da beş yıldızlı otellerin doluluk oranının yüzde 85 civarında olduğunu ancak diğer küçük pansiyon ve 1-2-3 yıldızlı işletmelerin de orana dahil edilmesiyle oranının 65‘lere düştüğünü söyledi.
Geçtiğimiz yıl Güney Kıbrıs üzerinden KKTC’ye büyük sayıda İsrailli turist geldiğini belirten Ataoğlu, İsrail’li turistlerin Türkiye üzerinden KKTC’ye gelmeye pek sıcak bakmadığını için bu yıl istedikleri oranda İsrailli turist çekemediklerini kaydetti.
Gelecek ay İskandinav ülkelerine THY ile yapacakları bir tanıtım turu sonrasında bu açığı kapatmayı planladıklarını söyleyen Ataoğlu, acentelerle birlikte hareket ederek farklı yerlerden turist getirme üzerinde çalışacaklarını kaydetti. Tüm bu çalışmalar neticesinde doluluk oranlarının artık yüzde 80’lerin üzerinde olacağını hesapladıklarını söyleyen Ataoğlu, göreve geldikleri süre içerisinde başardıkları bir çok şey gibi bunu da başarabileceklerini vurguladı.
Eskiden otellerin Kış sezonunda boş olduğunu ve çalışanların da kış sezonunda durdurulduğunu , fakat kendilerinin bir kış turizmi yarattığını anlatan Ataoğlu, ülkede artık 12 ay yaşanabilir bir turizm modeline ulaştıkların, bunun ülke ekonomisine de ciddi katkı sağladığını ifade etti.
Kara sınır kapılarından günübirlik olarak KKTC’ye gelen ciddi sayıda turist olduğunu da ifade eden Ataoğlu, bu turistlerin konaklama haricinde ekonomik hareketlilik yarattığını, tarihi yerleri gezdiklerini söyledi .
Kara giriş kapılarından ülkeye giren günü birlik turistlerin oranında geçen yıla oranla yüzde 18.2’lik oranında bir artış gözlemlendiğini kaydeden Ataoğlu, bu oranın yüzde 10.5’ini Güney’e giden yabancı turistlerin oluşturduğunu ifade etti.
Ataoğlu, üzerinde çalışılan sistem neticelendirildiğinde tüm kara ve deniz giriş kapılarına, otellere, acentelere ve bakanlığa kurulacak yeni bir sistemle KKTC’ye giriş yapacak kişinin acentesiyle birlikte tüm bilgilerinin alınacağını ve bir otelde konakladığı zaman konaklamalı turist olarak kaydedileceğini belirtti. Ataoğlu, böylelikle turistin kaç gece konaklayacağının görülerek, teşvik siteminin devreye gireceğini de anlattı.
Konaklamayan, günübirlik KKTC’de kalan turistlerin net sayısının da bu program sayesinde ortaya çıkacağını belirten Ataoğlu, kayıt dışı olarak evlerde ya da dairelerde konaklayan turistler de olduğunu söyledi. Ataoğlu, bu turistlerin ülkeye gelmesine vesile olan şirket ya da kişilere kısa bir süre sonra bir çağrıda bulunarak bakanlığa müracaat edip turizm şemsiyesi altında yer almalarına vesile olacaklarını söyledi.
Ülkede bu ay sonu itibarıyla başlayacak ve 8,5 ay sürecek bir kış turizmi portföyüyle karşı karşıya olduklarını kaydeden Ataoğlu, 3 gün Mağusa , 4 gün de Girne’de olmak üzere 1 haftalık konaklamalı olarak getirilen turistler olduğunu, bu turistlerin sabah erken saatlerde acenteler tarafından otellerinden alınarak gezdirildiklerini, ardından da onlara esnafla iç içe olabilecekleri bir zaman ayarlandığını anlattı.
Bu uygulamanın üçüncü yılında olduğunu anlatan Ataoğlu, alternatif turizm modelleri çeşitliliği içerisinde dağcılık yürüyüş gibi etkinlikler de organize edilerek köy pansiyonculuğunun arzu edilen şekle gelmesine vesile olunacağını, bu yönde çalışmaların acenteler tarafından başlatıldığını ve başarılacağına inandığını söyledi.
Bakanlığa bağlı ambarlarda bir çok tarihi eser bulunduğunu, tam donanımlı laboratuvarlarda bu eserlerin temizlenerek sergilenebilir hale getirileceğini ve müzelere konacağını anlatan Ataoğlu, 1979 yılından bu yana KKTC’de müze açılmadığını da belirtti.
Her ilçeye bir müze anlayışıyla hareket ettiklerini ve ilk müzeyi İskele’de açtıklarını belirten Ataoğlu, Mağusa’da Şömineli Ev isimli tarihi yapının restorasyonunun yapıldığını ve kısa sürede açılacağını, hemen yanında Polis Binası’nın proje çalışmalarının sürdüğünü anlattı.
Mevcut müzelerin tamamının restore edilip açıldığını da kaydeden Ataoğlu, Güzelyurt’ta Tren İstasyonu’nun ihalesine çıkıldığını ve restorasyon çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu, Lefke’de Vasıf Palace olarak bilinen tarihi binanın restorasyon çalışmalarının da kısa sürede sona ereceğini anlattı.
Girne’de Güzel Sanatlar Müzesi’nin restorasyon çalışmalarının da tamamlanmak üzere olduğunu söyleyen Ataoğlu, Lefkoşa’da da bir merkezi müze açılması hususunda yer arayışı içerisinde olunduğunu, bu konuda temaslar yaptıklarını ve yer kesinleşince bir müze yapılacağını kaydetti.
Türkiye Cumhuriyeti’nin müzelerin iyileştirilmesiyle ilgili teknik destek vermeye hazır olduğunu ve Türkiye’deki üniversitelerin kazı çalışmalarına destek vereceğini belirten Ataoğlu, hocalar ile öğrencilerin tarihi yerlerde kazı alışmasına başlayacağını anlattı.